Elif lam ra, budur kitabın ve her şeyi açıklayan Kur'an'ın ayetleri
Nice demler gelecek ki kafirler, ne olur keşke biz de Müslüman olsaydık diyecekler
Bırak onları, yesinler, geçinsinler ve isteklere düşüp oyalansınlar, yakında bilecekler
Ve biz hiçbir şehri helak etmedik ki helak edeceğimiz zaman, malum ve mukadder olmasın
Hiçbir ümmet, ne helak edileceği zamanı mukadder vaktinden öne alabilir, ne de onu geciktirebilir
Ve derler ki: Ey kendisine Kur'an indirilen sen gerçekten de delisin
Gerçeklerdensen neden meleklerle gelmiyorsun bize
Biz melekleri, ancak hak ve gerçek olarak indiririz, indiririz ama o vakit de mühlet vermeyiz, göz açtırmayız kafirlere
Şüphe yok ki Kur'an'ı biz indirdik ve şüphe yok ki onu mutlaka koruyacağız
Andolsun ki senden önce, evvelki ümmetlere de peygamberler göndermiştik
Hiçbir peygamber göndermedik ki alay etmesinler onunla
Biz böylece, Kur'an'ı, yüreklerine kadar sokarız da
Gene ona inanmazlar ve gerçekten, eskilerin yoluyoradamı da böylece olup bitmiş, onlar da bu yüzden azaba uğrayıp gitmiştir
Onlara gökten bir kapı açsak da melekler, o kapıdan inip çıksalar
Bunu görürler de gene ancak derler, gözlerimiz bağlandı bizim, hatta büyülenmiş bir topluluğuz biz
Andolsun ki gökte burçlar halkettik ve göğü, seyredenlere bezedik
Ve onu, bütün taşlanmış Şeytanlardan koruduk
Ancak hırsızlama bir şey duymaya kalkışan olursa onun da ardından apaçık görünen bir ateş yalımıdır gönderdik
Yeryüzünü, enine boyuna döşedik ve orada metin dağlar yarattık ve oradan, taktirimize göre, her şeyi bitirdik
Orada sizin için de, sizin rızıklandırmadığınız mahlukat için de geçim sebepleri halkettik
Hiçbir şey yoktur ki hazineleri, katımızda olmasın ve biz onu ancak malum bir miktarda indiririz
Yüklü rüzgarlar gönderdik de gökten yağmur yağdırdık, suya kandırdık sizi ve onu koruyup saklayan siz değilsiniz
Ve şüphe yok ki ancak biz diriltiriz, biz öldürürüz ve biziz her şeye varis olan
Ve andolsun ki önce geçip gidenlerinizi de biliriz, sonraya kalanlarınızı da
Ve şüphe yok ki Rabbin, hepsini de haşreder; şüphe yok ki o, hüküm ve hikmet sahibidir ve her şeyi bilir
Andolsun ki biz Âdem'i, kuru, kokmuş, şekil ve suret verilmiş balçıktan yarattık
Şeytan'ıysa daha önce, yakıp öldürücü bir harareti olan ateşten yarattık
An o zamanı ki Rabbin, meleklere demişti: Gerçekten de ben, kuru, kokmuş, şekil ve suret verilmiş balçıktan bir insan yaratacağım
Onun yaratılışını tamamlayıp kemale getirerek ruhumdan ruh üfürünce derhal ona karşı secdeye kapanın
Meleklerin hepsi birden secde ettiler
Ancak İblis secde etmedi, secde edenlere katılmaktan çekindi
Ey İblis dedi, sana ne oldu da secde edenlere katılmaktan çekindin
Kuru, kokmuş, şekil ve suret verilmiş balçıktan yarattığın insana dedi, ben secde etmem
Çık buradan dedi, şüphe yok ki taşlanmış, kovulmuşsun sen
Ve gerçekten de din gününe dek lanet sana
Rabbim dedi, onların tekrar dirilecekleri güne dek mühlet ver, yaşat beni
Şüphe yok ki dedi, sen, mühlet verilmişlerdensin
Malum vaktin gelip çatacağı güne dek
Rabbim dedi, beni rahmetinden mahrum ettiğin gibi bende kötülükleri, yeryüzünde onlara bezeyecek, onları isyan ettirerek hepsini de rahmetinden mahrum edeceğim
Ancak ihlasa sahip edilmiş kulların müstesna
Tanrı, işte bu yol dedi, dosdoğru bana varan yol
Şüphe yok ki kullarıma hiçbir suretle gücün yetmez, ancak sana uyan azgınlara yeter senin gücün
Ve şüphe yok ki onların hepsine de vaadedilen yer, cehennemdir
Orasının yedi kapısı var, her kapıya da onlardan bir kısmı ayrılmıştır
Şüphe yok ki çekinenler, cennetlerde ve ırmak başlarındadır
Esenlikle emin olarak girin cennetlere
Gönüllerindeki kini, hasedi, ta kökünden söküp attık onların, kardeşlerdir, birbirlerine karşı tahtlar üstünde otururlar
Orada ne bir yorgunluk duyarlar, ne de oradan çıkarılırlar
Haber ver kullarıma, şüphe yok ki ben suçları örterim, rahimim
Ve şüphe yok ki azabım da pek elemli bir azaptır
Onları, İbrahim'e gelen misafirlerden de haberdar et
Hani, huzuruna girmişler de esenlik sana demişlerdi; o da, biz gerçekten de sizden korkuyoruz demişti
Korkma demişlerdi, biz sana, bilgi sahibi bir erkek evlat müjdeliyoruz
İhtiyarlık çağımda mı demişti, bana müjde veriyorsunuz? Neye istinaden müjde vermektesiniz bana
Sana öyle bir müjde veriyoruz ki gerçektir bu, sakın ümidini kesenlerden olma demişlerdi
O da Rabbinin rahmetinden demişti, ancak doğru yoldan sapanlardan başka kim ümit keser
Ey elçiler demişti, başka ne memuriyetiniz var
Biz demişlerdi, şüphe yok ki mücrim bir topluluğa gönderildik
Ancak Lut ve soyu müstesna; onların hepsini de mutlaka kurtaracağız
Yalnız karısını kurtarmayacağız, onun, helak olanlarla beraber şehirde kalmasını takdir ettik
Elçiler Lut ailesine geldikleri zaman
O, siz dedi tanınmamış kimselersiniz
Onlar, biz dediler, onların şüphe ettikleri şeyi getirdik
O gerçek haberle geldik sana ve biz doğru sözlüyüz
Gece yarısından sonra aileni yola çıkar, sen de artlarına düş, hiçbiriniz arkanıza bakmayın, emrolunacak yere geçingidin
Ve bu işi ona vahyettik de hiç şüphe yok ki dedik, sabah çağı bunların kökleri kesilir
Şehir halkı, birbirlerini müjdeleyerek misafirlerin yanına geldi
Lut, bunlar benim konuklarım dedi, onlara karşı utandırmayın beni
Allah'tan çekinin de mahzun etmeyin beni
Seni konuk kabul etmekten menetmedik miydi dediler
Lut, evlenecekseniz işte kızlarım, onları alın dedi
Ömrün hakkı için onlar, gafletten adeta sarhoştular, gaflet içinde şaşkın bir haldeydiler
Güneş doğduktan sonra onları bir bağırış, helak ediverdi
Ülkelerinin altını üstüne getirdik, üstlerine balçıktan meydana gelmiş taşlar yağdırdık
Şüphe yok ki bunda düşünenlere ibretler var
Ve şüphe yok ki o şehir, hala herkesin yol uğrağı olan bir yerde
Şüphe yok ki bunda, inananlar için bir delil var
Ashab-ı Eyke de gerçekten zalimdi
Öcaldık onlardan; iki şehir de apaçık görünmede, yol uğrağında hala
Ashabı Hicr de peygamberini inkar etti
Delillerimizi göstermiştik onlara, fakat onlardan yüz çevirmişlerdi
Ve evlerini dağlarda oyarlar, emin bir halde yaşarlardı
Sabah çağına erdikleri gibi bir bağırış yüzünden helak olup gittiler
Kazandıkları mal ve servet, azabı defedemedi onlardan
Ve biz, gökleri ve yeryüzünü abes olarak halketmedik ve kıyamet, mutlaka gelecektir, aldırış bile etme, bir hoşça vaz geç onlardan şimdilik
Şüphe yok ki Rabbin, her şeyi yaratandır ve her şeyi bilir
Andolsun ki biz sana, tekrarlanan yedi ayeti ve pek büyük olan Kur'an'ı verdik
Onlara verdiğimiz mala, evlada göz dikme, onlar için tasalanıp gam yeme, inananlara karşı kanadını indir, onları koru, onlara karşı mütevazı ol
Ve de ki: Hiç şüphe yok ki ben, gerçekten de bir korkutucuyum
Nitekim bölükbölük olanlara da indirmiştik
Öyle kişilerdi onlar ki Kuran'ı parçaparça ettiler; bir kısmına inandılar da bir kısmına inanmadılar
Andolsun Rabbine ki onların hepsine soracağız
Yaptıkları şeyleri
Artık sen emredildiğin şeyi açıkla ve şirk koşanlardan yüz çevir
O alaycılara karşı biz yeteriz sana
Onlar, Allah'tan başka tanrılar da kabul etmişlerdir; yakında bilip anlayacaklar
Ve andolsun biliriz ki şüphe yok, söyledikleri sözlerden yüreğin sıkılır
Artık Rabbine hamd ederek tenzih et ve secde edenlerden ol